26 Temmuz 2025 Cumartesi
her seçim bir vazgeçiş değildir
13 Temmuz 2025 Pazar
mayıs'ta başlanmış bir yazı ve şikayet etmek hakkında
Nisan ayı sanırım kötü hissetmeden tembellik yaptığım tek aydı. İşlerim şu an yavaş gidiyor, çalıştığım labda doktora öğrencisi olarak kalmayacağım kesinleştiği için supervisorum benden umudu kesti gibi hissediyorum. "Sen de geldin başımıza kaldın, madem doktora yapmayacaktın niye laba girdin" der gibi bir hali var, düşünüyorum hata mı ettim diye ama tüm gün bilgisayar başında kod ve yapay zekayla uğraşacak bi gelecek göremiyorum kendimde.
Bu kadar seçici olmakla iyi mi ediyorum kötü mü bilmiyorum, kafamın arkasında en kötü karar kararsızlıktan daha iyidir diyen bir ses var ama aynı şekilde içimde bekle diyen bir ses daha var. Bi insan hiç mi ne istediğini bilmez ya. Lise zamanı TM'den dil alanına geçtim sonra bıraktım yine TM'ye geçtim sonra dilden hazırlanmak için mezuna bıraktım, mezun senemde uluslararası ilişkiler istiyorum diye TM'ye geçtim. Ünide psikoloji okudum, hala Uİ içimde ukte diye siyasetten yan dal yaptım. Mezun oldum yüksek lisans alanı seçemedim hem neuroscience olsun hem cognitive olsun dedim ve cognitive neuroscience'a başladım ama şu an language modellerle çalışıyorum ve bir yandan da adli psikoloji ile ilgileniyorum??? tezimi de spor psikolojisinden yazmayı planlıyorum.........
Hangi alanı sevdiğimi anlamak için bir sürü şey deneyimlemeye çalışıyorum. Lütfen biri benim yerime karar versin ki sonrasında sorumluluğu SENİN SUÇUNDU diyerek onların üstüne atabileyim.
Ek olarak, yine insanlara sinir olduğum bir zaman dilimine girmiş bulunmaktayım. Çevremdeki herkesin o ülkeden bu ülkeye gezdiği, iş-hayat dengesini kurabildiklerini görmek beni yavaştan tilt etmeye başladı. Bana sen niye gelmiyorsun diyorlar, ay sonuna 10 eurom kalıyor nasıl geleyim??? bu konuşmayı 1000 kere yaptık işte, onların param yok demesi ve benim param yok demem kesinlikle aynı şey değil. Bunu katiyen anlayamadılar.
13 TEMMUZ:
Yeni bir yazı yazacaktım ama taslaklarda bunu bulunca üstüne ekleme yapmak istedim. İnsanlara kızmak çok yersiz, niye sürekli bunu yapıyorum bilmiyorum... Sanırım hayatımda kontrol edemeyeceğim tek şey onlar olduğu için "sonunda kızabileceğim bir şey" diye düşünüyorum, çünkü kendi kontrol edebileceğim şeylere kızacak kadar.. şey değilim.. şey işte..
sahi ya ne değilim?? Türkçe kelime dağarcığımın limitlerine mi takıldım yoksa henüz bilincime ulaşmayan bir yeri mi kurcalıyorum bilmiyorum.Şikayet etmeyi hiç sevmiyorum bende inanılmaz bi öz denetimsizlik hissi yaratıyor. Bir şey hakkında şikayet edecek olsam kendimi durduruyorum ve "ŞİKAYET EDECEKSEN GİT AKSİYON AL VE BU DURUMU DEĞİŞTİR, DEĞİŞTİREMEYECEĞİN Bİ ŞEYSE ŞİKAYET ETMEYİ BIRAK >:(((((" diye kendimi darlıyorum. İnsanların neden şikayet ettiğini de anlayabiliyorum, rahatlama ve bir şekilde destek arama yöntemi aslında. Benim gibi aşırı bağımsız birinin bu hakkı kendinde görmemesi çok normal :'D
Bu arada şikayet etmeye hiç bağlam vermediğimi fark ettim. En yakın arkadaşım (ingilizce öğretmeni) gün içinde rastgele bi şeylere sinir olup bana şikayet mesajları atıyor ve bunu çok sevimli buluyorum haha bi bakıyorum telefonumda 10 mesaj; birisi öğretmenler odasında sucuk yemiş ve arkadaşım 10 mesaj bundan yakınıyor :D Bunu o an yapması çok mantıklı, bir şekilde sinirini dile getirip rahatlıyor bunu onlara yapamayacağı için de bana yapıyor, gayet anlaşılır. Beni sinir eden şeyler, sürekli aynı şey hakkında şikayet edilmesi..
Yani dostum işini sevmiyorsan bırak gerçekten sürekli söylendiğine değmez demek istiyorum ama herkesin şartlarını bu kadar kolay değiştiremeyeceğini de biliyorum o yüzden sızlana sızlana yapmalarını da anlıyorum... Ben de sevmiyorum şu an yaptığım şeyi ama biliyorum bir kere şikayet edersem bu sefer kendime E BUNUN SORUMLUSU KİMMM???? diye yükleneceğim ve zaten yerlerde olan kendi-imajım daha da yerlere düşecek. Yoksa aynalama mı yapıyorum aslında ben de şikayet etmek istiyorum ve edemiyorum diye mi sinir oluyorum haha yok daha neler artık..
3 Nisan 2025 Perşembe
Dökülüyor gençliğimin yaprakları
hissettiriyor insanlar benim dc kullanmaya başladığım yaştalar AAHH AHH ben de sizler gibi üni tatilinde burada takılırdım diye nene gibi hissediyorum kendimi.
13 Şubat 2025 Perşembe
yağma yağmur tamburum yok
Şu an bu satırları odamın camına vuran karla karışık yağmur damlaları eşliğinde yazıyorum.
Son yazımı yazdıktan sonra blogumda bir gezintiye çıktım ve açıkçası 14-15 yaşındaki Atlantisli'den çok utandım hahaha Yazım yanlışları, cümle düşüklükleri... aman yarabbi bir de eli az çok kalem tutan biri sanırdım kendimi.
Elim hala kalem tutuyor.. sanırım..
2023 hedefim aslında bir öykü yazmaktı, 2022 yılının sonlarına doğru pek hevesliydim ve yeni yılda ciddi şekilde edebi yazınla uğraşacağımı sanmıştım.. sanmıştım :'''')) 2023 Şubat depremi ve sonrasında nisan gibi Almanya'ya gideceğim kesinleşince yılın gerisi nasıl geçti farkına bile varamadım. Çoktan iki yıl geçti bile, bu süreçte ne içindeydim zamanın ne de büsbütün dışında.
25 yaşımı doldurdum aslında, böyle diyince ufacık, bu dünyada bir çeyrek asır yaşadım diyince ulu bir çınar gibi hissediyorum haha halbuki daha hiçbir şey yaşamadım, inanın hayatı kitaplardan öğrenmiş 15 yaşındaki halimden bir farkım yok.
Aslında yaşadığım zorlukları düşününce kendimi yetişkin hissediyordum ama sonralardan her yaştan insanın kendi mücadelesini verdiği bu dünyada zorluk çekmenin yetişkinlik değil, insan olmak olduğuna karar verdim. Kaygılarım, kuşkularım, kararsızlıklarım; tek değilim, herkes aynı şeylerden geçiyor, aynı sorunlarla baş ediyor. Bu kollektif zorluğun parçası olmak bana dünyada bir yerim olduğunu hissettirdi. 25. yaşımda insan olduğumdan ve dünyada bir yerim olduğundan emin oldum.
Umarım 26. yaşımda dünyadaki yerimden keyif alırım.
Açıkçası bir hayalim ya da hedefim de yok ama 25. yaşımda gelecek hakkında endişelenmenin de bir ayrıcalık olduğunu öğrendim. Geleceği düşünebildiğim bir noktada olduğum için minnettarım.
Galiba bir de 26. yaşımda amaçsızlığımla barışmak, o gün için elimden geleni yapmak ve attığım bir küçük adımla yeterli hissetmek istiyorum. Bir de sabırlı olmayı… her şey zaman alıyor, çaba yalan söylüyor ama boşa gitmiyor:) gerçekten de evrende hiçbir şey kaybolmuyor sadece şekil değiştiriyormuş. bunu da 25 yaşında öğrendim.
Hala yılın başındayken, özellikle inanılmaz yorucu bir aydan sonra (Captain it's only February 13 yahu), bunları kendime hatırlatmak iyi geldi.
ne diyordum bu yazı ne hakkındaydı neye döndü artık benim öykü macerası başka bir yayına kaldı...
8 Şubat 2025 Cumartesi
almanya, yirmili yaşların ortası ve inziva
Aslında ben ara ara uğradım, yazdım yazdım nedendir bilmem hiçbir şey yayınlamadım öylece taslaklara attım her şeyi. taslak, eski türkçede kabaca demekmiş. doğru aslında yazdıklarım da kabacaydı.
Yüksek lisans için; her Türk'ün hayatında bir kez de olsa bahsini açtığı x abiler orada şimdi hayatını yaşıyordur, vaktinde bizim de dedeler gitseydi sohbetlerine mevzu bahis ülkeye taşındım.. evet Almanya.. Hollanda'ya gittiğimde de bir post yazmıştım, o zaman "sorun şehirlerde değildi, biz tam yalandık" diye alıntı yapmışım şimdi büyüdüm ve geliştim, Sokrates'ten alıntı yapacağım.
Sokrates'e birisi için seyahat onu değiştirmedi demişler. O da "Gayet tabii, çünkü kendisini de beraberinde götürdü" demiş.
Dün Kuyucaklı Yusuf okuyordum ve şu alıntıya denk gelip bir süre düşündüm;
“Saadet, hayatı olduğu gibi kabul etmektir... Hayatı olduğu gibi kabul etmeli ve ona ne bir şey ilave etmeli, ne de ondan bir şey eksiltmeli. Bazı şeyler vardır, canımızı sıkar; "Bu neden böyle? Böyle şeyleri dünyadan kaldırmalı!" deriz. Bazı şeyler de mevcut değildir. İçimizden, bunların olmasını ister, hatta bu uğurda çalışırız. İkisi de saçma ve faydasızdır. İnsan dediğin mahluk hiçbir şeyi değiştiremez. Bunun için, gönlünün rahat olmasın istersen, gördüğün fenalıkların bile bir hikmeti olduğunu düşün ve yeryüzünde olmayan iyilikleri oraya getirmek sevdasına kapılma... Sonra en mühimi: Kendini halinden şikayet etmeye alıştırma! Ömrünün sonuna kadar dövünsen de bu hayatın cefası tükenmez; kendine etmiş olursun.”
Ben de bir süredir bu şekilde yaşıyorum, hiçbir şey ilave etmeye çalışmadan ve mevcut şeyleri eksiltmeden. Sadece kalp ferahlığı için dua ediyorum.
2025 Şubat itibariyle; çok şükür artık kalıcı bir yerim var, sadece iki işte birden çalışıyorum, geçen sene berbat geçen derslerimden birinin sınavına tekrar girdim, cildim toparladı, alanımı (cognitive neuroscience) hala sevmiyorum. Diğer insanlarda rahatsız olduğum şeyler vasıtasıyla kendimi biraz daha iyi tanır oldum. Dünya işleri beni hala huzursuz etmeye devam ediyor.
Sevgilerle.