28 Aralık 2015 Pazartesi

Şey acaba uykumu gören oldu mu?

Dün gece saat 3'te uyumuştum. Hatta uykum yok diye Hamatora'yı bitirdim yani öyle bi uykusuzluk. Sonra sabah saat 8 de uyandım çünkü 10'da dersim vardı. Yani sadece 4,5 saat falan uyumuşum. Şuan da saat 12 ve benim uykum hiç hiç yok... Uyumadığım her saat bu yayını güncelleyeceğim dhcjkckdnkc. Herkese iyi geceleeer :3


SABAH GÜNCELLEMESI
Bu yayını attıktan yarım saat sonra uyumam >>>>>>> jfjjdkfkdklvl

27 Aralık 2015 Pazar

Anime Yorumu: Hamatora The Animation


Selamlar! Sanırım 2015'in son animesini dün gece bitirdim. Animemiz iki sezon 12 12 toplam 24 bölümden oluşuyor. İlk sezin Hamatora The Animation olarak geçerken ikincisi Hamatora:RE oluyor. Konusundan kısaca bahsedecek olursak Japonya'da bazı insanların özel güçleri var. Bunlara "Minimum Holders" deniyor. Ve Minimum Holders'ların bir kısmı güçlerini iyilik için kullanırken bir kısmı da çıkar amacıyla kötülük için kullanıyor falan filan. Ama sonra isyan çıkıyor işte halk neden bizde yok diyor. Eşitlik diye devrim oluyor. Hamatora'da bi dedektiflik bürosu. Fotoda gördüğünüz elemanlardan oluşan. Neyse devamını da siz izleyerek öğrenin ben fangirllük kısmına geçiyorum  dgjhajdfhkgsfg


Allahım sen mevzuyu biliyosun :>>>>>> Ya her izlediğim animede mutlaka bir bey bulurum kendime dgfjdgf. Burada da Nice oldu. Nice'ın özel gücü 5 metrelik alanda ses hızında hareket edebilmesi. Böyle parmaklarını şıklatıyor 5 metrelik bir alan oluşuyor orda da pat küt pat küt rakip eliyor. Ya ama çok cool değil mi? Hele ikinci sezonda bi bölümde takım elbise giyiyodu bunlar. Allam orada bi gittim geldim aşırı fangirllükten ;_; Nice ufakken Minimum Holder'ların eğitildiği bir fakülteye gidiyor ama ordan kaçıyor falan allam allam olaylar olaylar izleyin şu animeyi de biriyle fangirllük yapalım *-*



İkinci favori karakterim ise Hajime-chan oldu. Çok kawaiiii! Birinci sezonda aşırı aşırı aşırı pasifti yani sadece yemek yiyorken ikinci sezon ALLAHUEKBER DFGFGJH: Ve Nice ile Hajime'yi shipliyorum :'))) Animenin son bölümleri zaten :'))) İyi değilim :')))). Hamjime'nin gücünü söylersem dehşet-ül vahşet bir spoiler olacak o yüzden söylemiyorum ama çok efso bi gücü var. Ayrıca geçmişleri Nice ile bağlantılı. Tabi o bunu bilmiyor. Sürekli yemek yiyor bu arada ama ona rağmen kawaii *-*





Üçüncüü sevdiğim karakter isee Birthday! Pekala kabul ismi biraz tuhaf. Hatta baya tuhaf ama karakteri emin olun ismi ile çok uyumlu çünkü aşırı şebek, şapşik bi karakter. Birthday'in gücü de şimşekli elektrikli bi şeyler. Bu da güçlü yani. Ama aşırı şapşal hddgdfgfg. Ama ciddi ortamlarda da aşırı ciddi. Böyle çok efso bi karakter :'))

Şimdi gelelim ciddi yoruma. Anime gerçekten güzeldi, karakter ve kurgu bakımından da baya doyurucuydu. Tek sorun fazla uzundu. Yani uzundu dediğim bazı bölümler sırf diyalogtu. Hatta 12 bölümlük animenin sadece 2-3 bölümü hareketliydi o da final zaten. Onlar dışındaki bölümler olayı çözümleme ve karakterlerin gücünü öğrenme ile doluydu. O yüzden başlarda baya sıkıldım sonralarda sardı yani biraz sabredince açılıyor. Ama vermek istediği mesajlar da bir o kadar özel ve hoştu. Anime komikti, güzeldi ama mesajları ve diyalogları ile daha da bi güzeldi.

Ve op'ları ile de kalbime taht kurdu :')

Bu ikinci op. Ve çok çok güzel. Anlamı ile dinleyin çünkü anlamlı bir op :')

Bu da Op 1 :'). Gallilleo'lu biri söylüyor ünlüymüş sanırım j-pop la aram sıfırdır kusura bakmayın fgsdgdg



Çok müthiş kararlar aldım muhtemelen uygulamam


Her yeni yılda kararlar alırken ben jhfjkh

Selamlar! Nasılsınız? Yavaş yavaş yılın sonuna yaklaşırken ben de bir yeni yıl yazısı yazmak istedim :') Maalesef ki her yıl kararlar alıp hiç uygulayamayan insanlardanım. Ama bu sene gerçekten değiştiğimi hissediyorum. Daha olgun düşündüğümü ve oturaklı olduğumu düşünüyorum. Geçen seneden daha farklıyım. Aslında değişmem bir kitap sayesinde oldu ama o şuan konumuz değil fdhkgfh.


-Gelecek yıl daha "bilgilendirici" kitaplar okumak istiyorum. Bu sene bookstagram sebebiyle falan çok fazla fantastikli kitap okudum ve çoğunu sevmedim de bana katkısı olmayan türden kitaplardı. Eski seçici halime geri döneceğim. Bu arada okuma alışkanlığı kazanılana kadar fantastik türü kitaplar okutulması taraftarıyım. Ve kitap eğlenmek için değil bilgilenmek için okunmalı bence. Tamam her zaman bilgi için okumamalıyız ama eğer bir insan hep aynı tür kitap okursa yerinde sayar bence. Okumak bizim ufkumuzu açar ve fikirlerimizin oluşmasında yardımcı olur.

-Arkadaş ilişkilerime dikkat edeceğim :))))))))))))))))))

- Veeee yine önüme gelen animeleri izlemeyeceğim dhgbdjfghk
Şu sıralar izlemek istediklerim şunlar;
* Rose of Versailles
*Devil May Cry
*Nana
*FMA
Ayrıca yarım bıraktığım animeleri de tamamlamak istiyorum. Finallerine yaklaşıp hep bırakıyorum allah affetsin :c

-Geleceğimle ilgili kesin kararlar vermek istiyorum artık. Valla şu boşluk halinden kurtulmak istiyorum. Hala ne olmak istediğimden emin değilim.

-TELEFON BAĞIMLILIĞIMI AZALTACAĞIM. Yoksa biterim valla..

-Çeviri işlerini düzene sokmak istiyorum. Taslaklarda baya çeviri birikti. Ayrıca anime çevirmeye devam etmek istiyorum. Özledim o tatlı telaşı hgbjdfhg Acaba bölüm yetişcek mi, yanlış mı çevirdim falan :'))

-Yazı yazmak istiyorum. Deneme, kompozisyon falan.

-Sınav dönemi olacak ama bir umut İspanyolca ve Japonca öğrenmek istiyorum (Hayaller hayatlar..)

-Daha düzenli olmak istiyorum. Bu sene aşırı düzensizdim. Dağınıklığı olarak değil ruhen. Ne yaptığımı bilemedim. Boş boş gezdim hep.

-Bir tane cosplay etkinliğine katılmak istiyorum!

Hmmm aklıma gelenler bunlar şuanlık. Aslında çok yapılamayacak şeyler değiller. Bir umut belki bu yıl planlı gider. Eee siz de tutamayacağınız kararlar aldınız mı nznjxjckc


23 Aralık 2015 Çarşamba

Anime Karakteri Çizimlerim Vol2

Selamlar! Uzuun zamandır paylaşmayı düşündüğüm lakin üşengeçliğimin kurbanlarından biri olan bu yayını sonunda paylaşıyoruum.

Yüreğim kanaya kanaya Orange mangasından çizdiğim bir kesit. Neden yüreğim kanaya kanaya dedim çünkü bunu çizdiğim sıralarda manga devam ediyordu ve  final akıbeti belli değildi. Foşik mangaka!

Kuroshitsuji'den Sebas-chan :>

Mavis ve Zeref! 
Allahım yüzyılın shipi yemin ederim *-*-*-*

Natsu ve Zeref :')) Malum ikilimiz :'))

IB'den Garry ve IB... Kalbim acıor... No comment :c

Pandora Hearts'dan Gilbert ve Oz :'))

Shuu-san için çizdiğim Yogi :')

Natsu :') Natsu'ya aşırı fanlık yaptığımı bildiğinizi düşünüyorum :')

Uchiha Itachi *-* 

Bu kadarlık diyelim :> Yeni çizimlerde ve yayınlarda görüşmek üzeree!








Mim: Merak Ediyorum!

Pek sevgili River beni mimlemiş :') Hem de çok keyifli bi mim çook çok teşekkkür ederim :'3


Açıkcası yazmaya nereden başlamalıyım bilmiyorum. Çünkü baya fazla takıntımsı sevmediğim şeyler var. Neyse ben yazayım olmadı siz aklınızdan sıralarsınız :s

-Seslere karşı aşırı hassasım. Allah vergisi bir yetenek olarak kulaklarım her türlü sesi ayırt edebiliyor. Birisinin yürüyüşünden nefes alışına kadar çoğu şeyi duyuyorum ve bu beni sinirlendiriyor. Hele muhattabım yüksek sesle konuşan biriyse diyalog kurduğum dakikalar bana işkence gibi geliyor. 
Mesela bizim ev iki katlı ve benim odam çatı katında yani 6. katta. Ancak gelin görün ki 4. kattaki komşuların seslerini duyabiliyorum. Bunu anneme söylediğimde ise psikolojik olduğunu söylüyor. HAYIR ANNE PSİKOLOJİK DEĞİL!

-Yüz hafızam hiç yoktur. Yeni bir ortama girdiysem aşırı sıkıntı oluyor. Şöyle ki;
*Merhaba
B: Merhaba?
*Kantine gidelim mi?
B: Yok sağ ol ben iyiyim böyle
*Peki madem görüşürüz sonra
B: Hıhı evet.. (Bu kimdi ya?..)
(Sonradan anlar sınıfından birisiymiş)

-Biriyle beraber yemek yiyemem. Seslere hassas olduğumdan karşıdaki kişi ne kadar sessiz yerse yesin ben psikolojik olarak ses duyarım sanırım ve aşırı aşırı aşırı rahatsız olurum :c Evet anne bu psikolojik :c 

-Şımarık ve saygısız insanlara tahammülüm yoktur. Örneğin bu hafta dershanede 8. sınıflardan bi çocuk gevşek gevşek hareketlerde bulunuyordu ve ciddi bi şekilde orda onunla tartıştım. Millet beni sakinleştirmeye çalıştı. Mezun grup var 19 yaşında onlara bile çocuk saygısızlık yapıyor katlanamadım düşündükçe bile sinirleniyorum. 

-Kahkaha atan kızlardan CİDDİ MANADA NEFRET EDİYORUM. Cırlayan ve bağıran insanlardan da nefret ediyorum. Her şeyden önce bir bayan yerine göre davranmayı bilmeli. Ciddi olması gereken yerde ciddi olmalı. Otobüste, metroda ağzını yaya gülen kızlar.. Kızlarımız... Ağızlarına çarpasım geliyor.

-Çok mükemmelim, harikayım triplerindeki insanları sevmem. Espri bile olsa itici duruyor. Ayrıca cool görünmek için kasıntı olan insanları da sevmem. Tumblr insanlarını da sevmem. Hele sosyal medyaya sigara ile fotoğraf atanlara anlam veremiyorum. İçiyorsan iç zıkkımını ortalık malı etmene ne gerek var?!

-Popüler olan her şeyden nefret ederim... Sevdiğim grup falan bir anda popüler olunca çok üzülüyorum :c İster istemez soğuyorum o popi olan şeyden :c

-Çok çabuk sinirlenen bir insanım ve hani bir anda patlarım. Normal konuşurken aniden gözlerimden alev çıkar öyle. Karşıya da bunu belli ederim ki yaptığının yanlışlığını fark etsin. Bu yüzden mimiklerimi çok iyi kullanırım. İnsanlar ben sinirliyken pek yüzüme bakamazlar :>

-Boş konuşan insanlardan...
-Her işe bilip bilmeden yorum yapan insanlar... 
(Sana fikrini sorduğumu hatırlamıyorum?)
-Çin seddi gibi 4'lü yan yana duran, yolda geçişe izin vermeyen kız gruplarından....
-Yürüyen merdivenlerden...
-Yolda yavaş yürüyen insanlardan...
-Yolun ortasında durup biriyle konuşan insanlardan... 
(Çekil de geçelim!)
-Kahramanı aşırı saf salak olan kız ve kusursuz erkek olan kitaplardan
NEFRET EDERİM!

Ne kadar çok şeyden nefret ediyormuşum bende ya. Ama fark ettiyseniz çoğu insanlarla alakalı... Neyse şimdi gelelim sevdiğim şeylereee

-Gece kitap okumayı ve kitap okurken bir şeyler yemeyi çok severim. Sandviç özellikle. Küçüklükten kalma bir alışkanlık :') Hep kitaplarımı gece okurdum ve acıkırdım ordan bi sandviç şeyim var :')

-Kış mevsimini çok severim. Üşümeyi de tuhaf bir şekilde severim. Böyle üşüdükten sonra üzerime yorgan sarınıp yorganlar arasında kaybolmayı çok severim .v. 

-Melodili olan bir şeyi ezberlemem çok kısa sürer. Küçükken sureleri falan hep melodili ezberledim allah affetsin fgshggkg.

-Eski olan çoğu şeye bayılırım. Şu vintage mi ne öyle bi şey diyorlar ya desenleri falan çok hoşuma gidiyor :') Zaten hep eski dönemlerde yaşamak isterim asla bu dönemin insanı olduğumu düşünmem :c

-Hediye vermeyi çok severim. Sanal reel fark etmez arkadaşlarıma sık sık hediye veririm. Birilerinin mutlu olduğunu görmek ve yüzlerinde kocaman gülümsemelere sebep olmak beni çok mutlu ediyor :'))

-Çoğu kişinin aksine klasik kitap okumayı çok severim. hele İngiliz Edebiyatı'ysa Charles Dickens falan allaaah okuma da yanında yat. O betimlemeler, tasvirler aşşırı hoşuma gider ;')

-Sokakta ihtiyaç sahibi çocuklara çoğu zaman para yerine yakınlardaki pastanelerden simit, çay ve poğaça alırım. Sohbet ederek yemelerini islerin. Tamam ülkemizin bu kadar insanla dolup taşması beni de pek hoşnut etmiyor ancak o çocukların bir suçu yok. Onlara kötü davranmayın :C

-Uzun etek giymeyi severim :') Böyle altına da converse falan tam benim tarzım. Şimdi benim öyle bi tarzım var ki bakınca modern bir kez daha bakınca gelenekçi yani anlatamadım ama... Şimdi doğuyla batıyı sentezlerim giyinirken kendi tarzımı oluşturdum anlatamadım amaaa dsjhgfdjkhgf

-Köy ortamlarına bayılırım! Hele kışınsa o sobalı tek odada tüm aile bireylerinin oturması çok hoşuma gidiyor :') O ortam falan :''))
,
-Sanaldan çok fazla insanla tanıştım ve reeldeki arkadaşlarımdan daha yakın olduklarım var aralarında

-Blog yazmayı gerçekten çok seviyorum. Buraya dönünce evime dönmüşüm gibi hissediyorum :')

-Uzay ve gökyüzü ile ilgili her şey çok ilgimi çeker. Fizikten nefret etsem de saatlerce uzay fiziği, evren, zaman teorisi hakkında konuşabilir ve araştırma yapabilirim. yaz aylarında ise terasa yatıp gökyüzünü seyretmeyi çok seviyorum. Hele köydeysek resmen yola uzanıp o büssürü yıldızı saatlerce seyredebilirim. gece göğüne takıntılıyım sanırım *-*

Sanırım yazacaklarım bu kadar. Bilemiyorum sanki beni tanımanız için yazılmış bi yazı gibi oldu ama neyse bu da böyle bi yayınımdı dgdyfuhıgyfı





9 Aralık 2015 Çarşamba

Başlığı ne koymam gerektiğini bile BİLMİYORUM


Selamlar! Uzun süredir buraya kişisel yazı yazmıyordur. Aslında yazacak çok çok fazla şeyim var ama yazmadım. Neden yazmadım onu da bilmiyorum. Sorun şu ki son 2-3 haftadır o kadar dağınığım ki. Ve hayır bu fiziksel bir dağınıklık değil. Zihin olarak aşırı dağıldım. Eve geliyorum bir şey yapmıyorum, dershaneye gidiyorum bir şey yapmıyorum, okulda zaten full uyukluyorum veya anime izliyorum. Eve gelince de telefondu, kitaptı, ay biraz da şurada yatayım falan derken saat gece 1-2 oluyor ve o zaman bile güç bela uyuyorum. Yaklaşık iki aydır uyuyamıyorum. Neden bilmiyorum ama boşlukta gibiyim. Zamanım o kadar değersiz geçiyor ki. Gözlerim yanıyor, görüşüm bulanıklaşıyor yine de ısrarla gözlerimi kapatmıyorum. İnatlaşıyorum sürekli ama neye kime ve kimle inatlaşıyorum bilmiyorum. Ders çalışmamakta kararlıyım sanki çok yapabiliyormuşum gibi. Dışardaki arkadaşlarım sürekli "Oo Elif hep geziyorsun *-*" "Hayat sana güzel valla" "Biz anca çalışalım" falan diyorlar. Çünkü onlar beni snapte hayatında her şey yolunda giden sürekli Karaokelerde, kafelerde takılan kız gibi görüyorlar aslında gerçek şu ki sadece eve gitmek istemiyorum. Bazenleri okuldan çıkıyorum boş boş bi bankta oturuyorum ya da parkta falan amaçsızca dolanıyorum. Dershaneye gitmek yerine sokaklarda dolaşıyorum. Serseri gibiyim yani. Sigara falan kullansaydım sanırım günde bi paket falan bitirirdim herhalde Allahtan içmiyorum. Önceden kitap okurdum şuan bi kitaba başlayınca elimde srünüyor devamını getiremiyorum. Sadece anime izliyorum iki üç gündür o da yapacak başka bir şeyim olmadığından. Okula giderken bi 10 bölüm indiriyorum telefona. Okulda full izliyorum eve geliyorum yine bi 10 bölüm izliyorum. Yani mal gibi oluyorum. Mümkün olduğunca okulda insanlarla diyalog kurmaktan çekiniyorum. Birisi benimle konuşursa da sahte davranıyorum. Üzgünüm bunu açıklamak istemezdim ama okuldaki ben tamamen sahte biri. Ha normal davrandığım iki üç kişi var onlar da iyi biri diye. Ama birisi bi şey sorduğunda falan gülerek cevap veriyorum aslında içimden "Banane" diyorum. Niye böyle biri oldum onu da bilmiyorum.


Eğer blogumu uzun süredir takip ediyorsanız eğer eskiden yaz tatilinde falan ne kadar neşeli biri olduğumu bilirsiniz. Yani yazarken bu bloguma da yansırdı gülerek okurdunuz falan en azından yorumlarda öyle diyordunuz. Ama okullar açıldığından beri şu blog bi kere bile mutlu bi yayın görmedi. Her şey üst üste geldi. Okul değiştirmem, arkadaşımın vefatı, annemin rahatsızlığı falan bu liste daha uzar. Merak ettiğim şu ki daha ne zamana kadar böyle devam edecek bu.. Daha ne kadar üzerimde karanlık bir bulutla gezeceğim veya ne zaman neşeli şeyler olacak. Gerçekten bunaldım. Hiç bir şey yapmadan geçip giden bu günlerim yavaş yavaş dışıma da yansımaya başladı. Önceden de zaten hep loş ışıkta oturan bir insandım ama şimdi daha da takıntılı oldum. Bulunduğum odanın ışıklarını açmıyorum, annemler falan açarsa sinirlenip kapattırıyorum. Yemek yemiyorum. Okulda yediğim yemekle günü geçiriyorum. Zayıfladım zaten zayıftım. Whatsapp'ta aktif değilim eskisi gibi. Cidden bunaldığımı hissediyorum bundan nasıl kurtulacağımı bilmiyorum. Diyeceksiniz hepimizi ara ara sıkan şeyler oluyor diye ama 3-4 aydır gri atmosferden kurtulamadım. Aşırı ergence geldiğini biliyorum. Sanki ergenliğe yeni girmişim gibi. Her zaman ergenliğimi SBS döneminde bıraktığımı düşünürdüm belki de yanılıyorumdur. Ama bilmiyorum.. Bilmiyorum. BİLMİYORUM! gerçekten hiç bir şey bilmiyorum. Napacağım? Napacağım, napacağım, napacağım... 2-3 aydır kendi kendime sürekli bunu soruyorum. Dönüp dolaşıp aynı yere geliyorum. Napacağım?.. Kendimi odaya kilitleyip 1-2 ay kadar orada durmak istiyorum. Ya da sinirimi stresimi atabileceğim bi şeylere ihtiyacım var. Gecenin bi karanlığında avazım çıkana kadar bağıra bağıra sokakta koşmak istiyorum, yağmur yağarken ölesiye ıslanmak istiyorum eskisi gibi. Hissetmek istiyorum kısacası. Bunalıma alıştım sanırım. Çünkü artık bir şey hisssetmiyorum. Bağışıklık kazanmış gibiyim. Mutlu değilim ama üzgün de değil gibiyim. Sinirli de değilim ama rahat kesinlikle değilim. Ne hissettiğimi de BİLMİYORUM. Acilen kendime gelmem lazım... Ama.. nasıl?



Tasarım: Şevval & Moka