14 Ocak 2016 Perşembe

Amerikan Edebiyatının Melankolik Prensesi "Sylvia Plath"

Selamlar! Aslında fuar yazısı yazacaktım ancak kafamda hoş bir yayın vardı ve önceliği ona vermeye karar verdim. Şuan da "Sırça Fanus" adlı eseri okuyorum. Sylvia Plath'ı duyanınız vardır mutlaka. Amerikan edebiyatının melankolik prensesi kendisi. Yazdığı tek roman olan Sırça Fanus ile de büyük ses getiren bir yazar. Romanının yanı sıra uçlarda yaşamı ve sıra dışı hayat öyküsü ile de sürekli gündemde olan bir yazar. Maalesef tüm hayatını buraya yazmayacağım merak ederseniz sizi şu linke alalım :3

Sylvia Plath, manik-depresif hastasıydı. Ve ağır depresyonda bir karakterdi. Bu depresyon belirtileri zaten Srça Fanus eserinden anlaşılıyor. Yazar her ne kadar başka bir isim ile yazmış olsa da kendi yaşantısı olduğu bariz. Eşi ile sorunları ve depresif kişiliği yüzünden 11 Şubat 1963 yılında yani 30 yaşında kafasını fırına sokarak, gaz solunumuyla hayatına son verir. İntihar etmeden önce çocuklarını uyutur, başlarına kurabiye ve süt bırakarak onlara gazın gelmesini engellemek için tüm kapı altlarına bez koyar. Çocuklarının ölmeyeceğinden emin bir şekilde hayata veda eder. Daha önce 3 kez intihar teşebbüsünde bulunmuştur ama hepsinde başarısız olmuştur. Bir şekilde çevresindekiler onu kurtarır. Aslında bu sefer de temizlikçinin gelmesine az bir zaman kala intihar etmeye girişir, bazı söylentilere göre temizlikçinin onu bulup kurtaracağını düşünmektedir. Ancak temizlikçi her zamankinden biraz daha geç geleceği tutar ve geldiğinde Sylvia Plath'ı ölü bir şekilde bulur.. Bunu aslında "Lady Lazarus" şiirinin bir kısmından örneklendireyim size. Üçüncü ve sonuca ulaşmış intihar girişiminden bir yıl önce yazdığı şiir;

....Ve ben işte gülümseyen bir kadın. 
daha sadece otuzunda. 
Ve kedi gibi dokuz canlıyım. 
Bu üçüncü sefer. 
Ne lüzumsuzluk 
on yılda bir imha.
(...) 

Sırça Fanus'u daha tam bitirmedim ancak şimdiden çok etkilendim. Yazarı ve hayat öyküsünü daha önceden biliyordum. Uzun zamandır da almak istiyordum. Fuarda nasip oldu almak. Bugün internette yazarın diğer eserilerini araştırıyordum ve şiirleri beni çok etkiledi. Gerçekten beğendim. Bir tanesini sizinle paylaşmak istedim ve youtube'da şarkısını buldum. Onu da sabahtan beri dinliyorum. İnsana derin duygular yaşatan bir melodisi var. Sözler zaten bambaşka... Lütfen şiiri şarkı eşliğinde okuyun.



Yumuyorum gözlerimi, yıkılıp ölüyor dünya;
Yeniden doğuyor açınca gözlerimi.
(Kafamın içinde yarattım seni galiba.)
Yıldızlar dans ediyor mavilerle, kırmızılarla,
Dört nala geliyor keyfince karanlık:
Yumuyorum gözlerimi, yıkılıp ölüyor dünya.
Beni büyüyle çektin yatağa, bunu düşledim,
Şarkılar söyledin çılgınca, delice öptün.
(Kafamın içinde yarattım seni galiba.)

Tanrı düşüyor gökten, sönüyor cehennem ateşleri:
Çekip gidiyor melekler de, şeytanın adamları da:
Yumuyorum gözlerimi, yıkılıp ölüyor dünya.

Söylediğin gibi dönersin demiştim,
Ama yaşlanıyorum artık, unuttum adını.
(Kafamın içinde yarattım seni galiba.)

Bir fırtına kuşunu sevmeliydim senin yerine;
Bahar gelince gökyüzünü basarlar hiç değilse.
Yumuyorum gözlerimi, yıkılıp ölüyor dünya.
(Kafamın içinde yarattım seni galiba.)

Sylvia Plath'ın öldüğü hafta tam 99 kişi intihar etmiş. Ayrıca Sylvia'nın edebiyat öğretmeni, onun şiirlerini bir arkadaşına gösterdiğinde bu kadar genç bir yaşta bu kadar yoğun duyguları olan şiirleri görünce şaşırmış.

Yayını yine Lady Lazarus'tan bir alıntı ile kapatıyorum.

Ölmek,
Herşey gibi, bir sanattır,
Bu konuda yoktur üstüme. 
Öyle ustaca yaparım ki cehennem gibi gelir. 
Öyle ustaca yaparım ki gerçekmiş gibi gelir. 
Bir talebim olduğunu bile söyleyebilirsiniz.






18 yorum:

  1. Eserlerini hiç okumadım ama görüyorum ki çok etkileyici bir kalemi var. İlgimi çekti ellerine sağlık :)

    YanıtlaSil
  2. Sylvia Plath ismini çok sık duyuyorum ama kitaplarını hiç okumadım. şiir türüne pek ilgim yoktur. Roman yazdığını bilmiyordum, romanını okuyabilirim. Bir de yazarın hayatının anlatıldığı Sylvia diye bir film var. Yıllar önce onu izlemiştim. Çok güzel bir film değildi ama eğer yazarı sevdiysen izlemek isteyebilirsin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah evet duymuştum filmi ancak kitabın büyüsü bozulmasın diye izleyemedim. Yine de teşekkür ederim ^^

      Sil
  3. İsmini duymuştum lakin ne biyografisini biliyordum ne de eserlerini ama şiir konusunda aynı fikirdeyim, müzikte öyle ;)
    Etkileyici bir paylaşımdı, böyle bir atmosfer de tanışmak istemezdim -melankolik havası- şaka şaka, kalem kuklasından sürüklendim, bana da beklerim ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Uzun zamandır severek takip ettiğim bloggerlardansın :') Kore dizisi izlemememe rağmen hep bir gün belki izlerim diye yazılarını not alarak okuyorum :D Yorum yapmana çok mutlu oldum teşekkür ederim :')

      Sil
    2. Ne demek, aa gizli/gizemli takipçi misin :)
      Ben de seni takip etmiyorum sandım ama ediyormuşum meğer :)

      Sil
    3. Bazı blogları takip edemiyorum nedense ama yer imlerimde kayıtlı duruyor :3 Ikimiz de gizemli takılıyormuşuz meğerse :))

      Sil
    4. Aman tadı kaçmasın katlasın, devam o zaman ;)

      Sil
  4. Sylvia Plath çok merak ettiğim yazarlardan biri ama henüz okumadım. Eserleri yerine hayat hikayesini okuyorum sürekli, çok ilginç bir kişi gerçekten :))
    Bir de beraber hikaye yazacağız, tanışmak için iyi bir vesile :))

    YanıtlaSil
  5. buz gibi bir ruha sahip. ama aslında sadece buzun şeffaflığı ve kırılganlığını taşıyor Sylvia'nın sözleri,
    nasıl bir buz kütlesi ayna misali olayların ardındakileri gösterirse, aynı şekilde soğukluğuna rağmen kırılgan ve anında kum tanesiymişçesine eriyip gider parmaklar arasından. yada bana hissettirdiği bu olmuştur Slyvia'nın. bir o kadar zarif biridir kendisi gözümde. bir ara kütüphanemden kitabını tekrar çıkartmam gerekecek. :)
    öylesine içli anlatmışsın ki Atlantis'li, hayranlıkla okuyup, diğer yandan da dinledim şarkıyı. böylesine güzel bir eseri ve kaleme sahip birine yer verdiğin için teşekkürler. dahası ellerine sağlık. büyük bir keyifle okudum. ^^

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne demek, keyifle okuduysan ne mutlu bana :') Kitabı bitirdim ama sonu beklediğim gibi değildi yarım kaldığını düşünüyorum :cc

      Sil
  6. Sırça Fanus'u bir ara alıp almamak konusunda acayip bir kararsızlık yaşamıştım. Hatta son anda almaktan vazgeçmiştim, görüyorum ki büyük bir hataymış. Paylaştığın şiire ba-yıl-dım. Yazarın ölüm hikayesi de çok ilginç gerçekten, kurtarılma düşüncesiyle mi kalkışmış buna acaba gerçekten? Yaptığı geri döndürülemez bir blöf müymüş yani? Çok etkileyici ya, gerçekten o tek romanını okumak istiyorum. Bu yazıyla buna vesile oldun, kendi adıma teşekkür diyorum :')

    YanıtlaSil
  7. Hiç bilmediğim bir konuydu doğrusu. Sağol bilgilenmis oldum.Sevgilerle

    YanıtlaSil
  8. Vay be!En kısa sürede okumam gerekiyor sanırım,çok garip bir hayatı varmış

    YanıtlaSil
  9. Melankolik biri olarak beni çok etkiledi... Teşekkür ederim bizlerle paylaştığınız için.

    YanıtlaSil

Tasarım: Şevval & Moka